4 Haziran 2015 Perşembe

"Ben" bi su damlası


Araya giren dağlara bozkıra"rağmen" ülkenin en batısından atıp tutagelmek.. Uzak tutulmuşlukların kıskacına hapis, set çekmek "insan"lığa.. Gözünüzün önünde yaşandığında kahrolacağınız zulümlere algınızı koskaca bi bayrakla kapatmak.. "Masum insanları öldürmenin utancını kapatacak büyüklükte bir bayrak yok"ken hem de.. Sınırlar "büyük adam"ların işine geliyorken sadece kendi konformist coğrafyanızın içine saplanıp bilmeye görmeye çalışmadan "sınır bilemek"  ..önermeleri baştan oluşturup hükümleri dizdiğiniz "kendi doğruluk" kümenizden Evrensele ulaştığınızı zannedip "öte"sini görememek -zaten görmeye de ihtiyaç duymamak.. Daha kendi "iç"inizden bu kadar uzakken içinizden doğdunu anlayamadığınız "zehir"inizi nereye kusacağınızı bilememek.. Kendine dönüp aynada bakma meselesi yani..  "tüm sınırların" kendi "ellerinden" çıktığını görme meselesi.. Ama görmeye anlamaya ne hacet orasi "öte"si.. O "öteki". "Ben" se hala "kendinin ve homojenliğin farkında olmadan sonsuz "gri"liğin içinde yüzen tek bi yağmur damlasına dahi tahammülü olmayan bi su damlası."